Definenin yeri konusunda üç mucit de aynı bölgeyi işaret ediyor; Buhar bacasından inilerek ulaşılan, Sıcak Gölün altı. Definenin oraya nasıl konabileceği konusunda da aynı düşünüyorlar; Tabut şeklindeki define sandığı mekanik kurulmuş ağaç tekerlekli. Tekerleklerin dördü de yerle temas ettiğinde bir yere dayanıncaya kadar gidebiliyor. Sandığın çok çeşitli yerlerindeki halkalara geçirilmiş ve döndürülerek ele alınan dizginler sayesinde define sandığı aşağı indirilmiş. Yalnız definenin tam yerini işaret etmede ve ona ulaşmada birbirlerinden farklı düşünüyorlar;

Salimoğlu, define ve tabletin içinde saklı bulunduğu sandukanın, mağara tabanı düzlüğünde dikine olarak duran nesne olduğunu ve sandukaya detektör özelliği taşıyan tırmanıcı bir böcek robotla ulaşılabileceğini düşünüyor.

Garabetyan, mağara tabanında dikine duran nesnenin de sanduka olduğunu ama define ve tabletin bu sandukada değil, içeri doğru giden bir dehlizde gizli olduğunu ve sandukaya detektör özelliği olan ve yukarıdan idare edilen mekanik-esnek bir kolla ulaşılabileceğini düşünüyor.

Özen, mağara tabanında dikine doğru duran nesnenin ve içeri doğru giden dehlizlerden birindeki nesnenin de birer sanduka olduğunu, ama definenin ve tabletin bu sandukalarda değil, asıl aranılan sandukanın suyun içinde ve orta derinliğinde yüzer halde olduğunu ve bu sandukaya yüzme ve dalma özellikleri de olan hassas detektörlü tırmanıcı böcek robotla ulaşılabileceğini düşünüyor.”

Şu! Dedi. İnsanlık ulularının gözlerini güldüreyim, ziyaret edilecek gibi görünüyorum. Duvardaki uluların resimlerinin göz yerlerine gerekli eklentileri takıp ayarlamalarını yaptı. Resimleri düzeltti. Telefonu aldı. Belediye Başkanını aradı;

Ali: - Başkanım merhaba! Ben Ali! Nasılsınız, iyi misiniz? Sizden bir ricam olacak!

Belediye Başkanı: Merhaba Mucidim, iyiyim sağ ol. Buyur!

Ali: - Biliyorsunuz, dünya devletlerinin bütün temsilcileri Tatvan’da. Onlardan bazıları önümüzdeki hafta içinde Adilcevaz’a gelebilir. Siz Adilcevaz’a gelen devlet büyüklerinin yakalarına şehir girişinde Adilcevaz’ın sembolü olan bir rozet takıyorsunuz. Ben de Adilcevaz’ın reklâmını yapmak amacıyla ceviz sembollü birkaç rozet yaptım. Size göndersem, onları da sizinkinin yanında misafirlerin yakalarına takabilir misiniz?

Belediye Başkanı: - Gönder, mucidim gönder! Sen istersin de ben yapmaz mıyım?

(Ertesi Hafta Başı -Tatvan’da Cingözün Kahvehanesi- Kahvehane tıklım tıklım doludur)

Cingöz: (Kalabalığa seslenir) - Arkadaşlar biraz sonra canlı yayın başlıyor. Siz değerli müşterilerim için büyük ekran televizyon aldım! Defineyi bulma işini canlı ve güzel bir şekilde izlemeniz için. Bildiğiniz gibi yarışmada dereceye girenler içinde Mucit Ali de var – ki kendisi benim yakın arkadaşımdır ve zaman zaman benden çeşitli taktikler de almıştır. – (Kalabalıkta gülüşmeler- çeşitli milletlerden turistlerin konuşmayı ilgiyle izlemesi) - Şimdi size Ahlat’ın yukarı köylerinden zorlukla temin ettiğim dağ eriğinden yaptığım şurubu! Namı değer Cingöz Şerbetini ikram etmek istiyorum. Bardağı, beş Türk lirası! (müşterilerin gülüşmesi, bazılarının homurdanması, bir tanesinin; - Yahu! Açıkgöze bak! Yıllardır içtiğimiz şuruba, Cingöz Şerbeti adını vermiş! Demesi) – Adamın gözünü dört açtığı için bu şerbete, cingöz şerbeti denmiştir. Şefim! Şerbetleri dağıtalım! Ahanda arkadaşlar! Canlı yayın da başladı. Sessiz olalım!

Televizyon Spikeri: - Sevgili izleyiciler işte! Beklenen gün geldi çattı! Tarihi define ve tablete ulaşma konusuyla, canlı yayında karşınızdayız! Yanımda Urartu Tarihi Uzmanı Profesör Dr. Kürşat Bumin Çağatay var. Hocam! Programımıza hoş geldiniz! Hocamız bize çeşitli açıklamalarıyla yardım edecek! (Spikerin konuşması devam ederken kamera uzak-yakın etrafı göstermektedir; dünya televizyonlarından kalabalık bir haberci ordusu, kameralarıyla birlikte buhar bacalarının etrafında konuşlanmış bulunmaktadır. İkinci kamera, aşağıya inecek üç aleti göstermektedir. Alet marka adlarından iki tanesinin Japon, bir tanesinin İsrail yapımı olduğu anlaşılmaktadır. Her bir aletin yanında kullanıcıları ve birer yarışmacı durmaktadır. Üçüncü kamera, Sıcak Gölün kenarında Kerim’in kulübesinin yanında kurulan ve içinde dev bir ekran bulunan, otağ tarzı standı ve içindeki dünya devletlerinin liderlerini göstermektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devletini de Cumhurbaşkanı ve Başbakan temsil etmektedirler)

Televizyon Spikeri: - Sevgili izleyiciler ikinci kameramanımız bize aşağıya inecek birinci aletin hazır olduğunu söylemektedir. Birinci sırada Yuhanna Salimoğlu var. Evet! gördüğünüz gibi mühendis, robotu buhar bacasının ağzında çalıştırdı! Böcek robot aşağıya doğru inişe geçti. Robotun kafasının ön tarafında monteli üç yüz altmış derece dönebilen oynar kamera var! Biraz sonra bu kameradaki görüntüleri canlı canlı izleyeceksiniz! Mağaranın derinliği aşağı yukarı üç yüz elli-dört yüz metre. Evet! robot kamerasından görüntüler geliyor. Robot aşağı yavaş yavaş iniyor! Kayaçların renklerinin beyaz, kahverengi ve siyaha çalar değiştiğini görüyorsunuz. Evet! Şimdi zemin kayganlaştı. Bu nedenle robot yavaş ve durarak hareket ediyor. Şimdi robot durdu. Kamerası etrafı tarıyor. Keskin bir iniş var, tahmini derinliği yirmi beş metre civarında. Robot kamerası etrafı tarıyor ve arkadaşlar görüyorsunuz, böceğin arka tarafında kollar uzanıyor. Kollar duvara delik açıyor ve robot örümcek gibi kendini aşağı bıraktı, yavaşça süzülüyor, süzülüyor, süzülüyor ve yere indi arkadaşlar. Arka kollarla bağlantısını kesti, hareketine devam ediyor. Gidiyor, gidiyor, ilerliyor. Şimdi bir kıvrıma geldi. Burada robotun tırmanması gerekecek. Robot şimdi ne yapacak acaba? Bakın! Bakın! Şimdi boynunun alt tarafından kollar çıkıyor. Bir! İki! Üç! Dört! Evet! Dört kolla kendini yukarıya çekiyor. Robot şimdi yine durdu. Kamerası etrafı tarıyor. Tekrar keskin bir iniş görünüyor, tahmini derinlik on beş metre civarında, zeminde belli belirsiz dikine doğru bir nesne var. Buhar yoğunluğu biraz arttığından görüntü çok net değil! Robotun arkasından yine kollar çıkıyor; Evet! Bu sefer altı kol çıktı. Robot bu kolları kayaya monte ediyor. Şimdi aşağı doğru süzülüyor. Nesnenin üstünde durdu. Kamerası etrafı tarıyor. Sol tarafta buhar yoğunluğu fazla. Burada bir su birikintisi olmalı, küçük bir gölet olabilir. Robot kamerasının buğulandığını ve silgiçlerini çalıştırdığını görüyoruz. Sağ tarafta dehlizler görüyoruz. Robot nesnenin önüne indi. Sırt tarafını nesneye döndü. Sırtından çıkan bağlantılarla nesneyi kavradı. Şimdi bağlantıları vasıtasıyla yüküyle birlikte kendini yukarı çekiyor. Yoğun bir toz bulutu etrafa yayıldı! Ve görüntü kesildi! (Ekran Karardı –robot kamerasının camı buhar ve tozdan mütevellit çamurla kaplanmış olmalı-)

Cingöz: - Şefim! Müşterilerimin şerbet bardaklarını topla! Taze çaydan dağıt! Herkese çay ver!

Televizyon Spikeri: - İkinci kameradan görüntüler geliyor! Ve! Sevgili izleyiciler işte beklenilen an! Böcek robot sırtında taşıdığı nesneyi – bu bir sanduka olmalı- dışarı getirdi. Herhalde robotun bir de termal kamerası olmalı. (Etraftakilerden alkış sesleri gelmektedir) Burada Hocamıza sormak istiyorum! Hocam, sandukanın etrafı biraz da kayaçlaşmış toprakla kaplı herhalde, yosunlanma da var biraz değil mi?

K. B. Çağatay: - Sanduka taştan da yapılmış olabilir, bir maden de. Buhar ve toz zerreciklerinin neredeyse iki bin yıldan fazla üzerinde toprak kayaçları oluşmuş. Su buharının da etkisiyle yosunlanma var tabii ki.

Televizyon Spikeri: - Evet, sevgili seyirciler! İkinci sırada Garebetyan var. Garebetyan, esnek bir kolla aşağıya inecek. Aşağıya kadar termal kamerayı çalıştıracak. Esnek kolla aşağı inildiğinde görüntüleri nakledebileceğiz. (Beş dakika sonra) Evet! Robot kamerası etrafı gösteriyor. Sağ taraftaki dehlizlerden birine yöneldi. Oradan çıktı. Diğerine yöneldi. Duyduğunuz gibi dıt! Dıt! Sesleri geliyor. Alet bir sinyal aldı ama ortada bir şey görünmüyor. Alet, bazı uzantılar çıkarıyor. Bunlar metal fırçalar olmalı. Şimdi kamerasını kapattı ve bu gelen seslerden metal fırçaları çalıştırdığını anlıyoruz. Evet! Kamerasını çalıştırdı. Toprağın ucunda bir çıkıntı görülüyor. Nesne –sanduka olmalı- yarı beline kadar toprağa gömülü.

K. B. Çağatay: - Bu toprak, kayaçlaşmış olduğu için çok serttir.

Televizyon Spikeri: - Esnek kolun parmakları bir ileri bir geri yaparak sandukanın etrafını sarıyor. Kamera kapandı. (Beş dakika sonra) Evet! Görüntüler geliyor. Koldan çıkan uzantılar toprak kayacı keserek sandukayı sarmışlar ve esnek kol şimdi geri geri mağara ağzına doğru harekete geçti. Bir yılan gibi kıvrılarak geliyor, geliyor, geliyor, esnekçe geliyor. Kıvrım ve dönemeci geçti. Geliyor, geliyor, geliyor. Evet! mağara ağzına geldi. (Topluluktan alkış sesleri gelmektedir) Getirmiş olduğu sanduka, diğer sandukanın yanına bırakıldı. Evet! Şimdi, sıra üçüncü yarışmacı da! Ali Özen! O bir Türk! Milli gururumuz! Onun babası da mucitti. Şimdi onun robotu mağaraya bırakılıyor. Bu böcek robotun bütün özellikleri öncekinin aynı ama iki eklentisi var; detektörü hassas ve yüzme ve dalma özellikleri taşıyor. Bu robot da termal kamerasını kullanarak aşağıya inecek, suya (şayet tahmin edildiği gibi varsa!) girdiğinde su altı kamerası açılacak ve görüntüleri hep birlikte izleyeceğiz.

Cingöz: - Şefim! Müşterilerin heyecandan ağızları kurudu! Çaylarını ver, sularını dağıt!

(yedi-sekiz dakika sonra)

Televizyon Spikeri: - Evet! Robotun su altı kamerası açıldı. Tahmin edildiği gibi bir gölet varmış demek ki! Sarı ve bulanık bir görüntü var. Yoğun buhar dumanı var. Robot henüz suyun yüzeyinde tarama yapıyor. Henüz bir şey görünmüyor. Robot dalmaya başladı, tarama yapıyor, biraz daha derine daldı, tarama yapıyor. Biraz daha daldı, tarama yapıyor. Durdu. Dıt! Dıt! Dıt! Çok zayıf bir sinyal sesi geldi. Şimdi ses kayboldu. Her halde derinlik on beş metre kadar vardır. Robot şimdi aşağıya doğru dikildi. Beklemede! Sinyal sesleri geliyor, sinyal sesleri arttı ve sinyal sesleri yavaşlıyor. Tamamen kayboldu. Robota doğru yaklaşıp uzaklaşan bir nesne olmalı. Burada Hocama dönmek istiyorum! Hocam! Suyun bulanıklığından görülmüyor ama sinyal seslerinden robotun aşağısında yüzer durumda bir nesne var galiba! Dibe de çökmüyor, yüzeye de çıkmıyor!

K. B. Çağatay: - Eğer bu bir sanduka ise - ki taş veya metalden yapılmış olmalı- batık vaziyette olmaması ilginç! Şöyle bir tahminde bulunmak istiyorum; sandukanın içinde, içleri yarıya kadar sıvı ile dolu hafif metalden yapılmış küreler, bu yüzer durumu sağlıyor olabilir mi acaba?

Televizyon Spikeri: - Hocam nasıl! Biraz açabilir misiniz?

K. B. Çağatay: - Suyun sıcaklığı derinlik arttıkça kaynama noktasına ulaşıyor ve hatta onu geçiyor. Yukarılara doğru ise tahminim yetmiş-seksen dereceler civarında. Aşağı doğru, ağırlığı nedeniyle yön alan sanduka, suyun kaynama noktasına ulaşmasıyla içindeki sıvı ile yarılarına kadar dolu olan kürelerin içindeki sıvı gaz haline geliyor ve sanduka yukarı doğru hareketleniyor. Yukarı doğru sıcaklığın düşmesiyle kürelerin içindeki gaz tekrar sıvı haline dönüşüyor ve aşağı doğru hareketlenme başlıyor. Bu döngü böyle devam ediyor. Bu, sadece benim tahminim!

Televizyon Spikeri: - Anlıyorum Hocam. Evet! sayın seyirciler! Robotta yavaş yavaş hareketlenme emareleri var. Evet! Ne yapıyor bakalım! Evet! Aşağı doğru kollar sarkıtıyor! Nesneyi bağlayıp, kendisine doğru çekecek herhalde. Evet! Tahminim doğru çıkıyor. Kolları kendisine doğru çekiyor, çekiyor, çekiyor ve nesne görünüyor; bu bir sanduka olmalı. Robot şimdi yüzeye doğru yavaş yavaş çıkıyor. Ve robot yüzeye çıkmasıyla da su altı kamerasını kapatıyor. (Televizyon ekranında karanlık)

hosting by HostEviniz