Gōbeklitepe'deki Soru Cevaba Kavuştu - Pirinç Yetiştirme ve Pirinç Hasadı Çizimleri(Gōbeklitepe: reply is found Rice Planting and Harvest Drawings)

 

Kayıt ve Keşif Tarafımızdan Yapılmıştır(daha ōnceki hiç bir kayıt ve kaynak bu ayrıntıyı gōrememiş ve

ilgili tespiti de yapamamıştır).

 

 

Gōbekli Tepe T Taşı
Ambar:
Pirinç Dikim ve Hasadı Çizimi

 

 

 

Ambar 1
Ùst Kısım:
Sekili Arazide Pirinç Ekimi(Dikimi)

Ambar 1
Alt Kısım:
Tablasında Būyūyen Pirinçler.

 

 

Ambar 2
Ùst ve Alt Bōlūm:
Kōkten Başağa Pirinç Bitkisi(sağdan sola doğru, hafif çapraz konumlu).
Alt Kısım:
Kūrek Benzeri Sōkūm Aleti(iki kazılmış kōk çukuru arasında, bitki kōkūne doğru).

 

 

 

 

Ambar 3
Ùst Kısım:
Toplanmış ve Yere Serilmiş Pirinç Başakları.
Alt Kısım Pirinç Başağı Demeti ve Yaprağı.

 

 

 in English

Question Answered in Gōbeklitepe - Rice Growing and Rice Harvesting
Illustrations

Recording and Discovery Made by Us (no previous record and source
could not see this detail and could not make the relevant determination).

 

 

Picture 1:

Gōbekli Tepe T Stone
Warehouse:
Rice Planting and Harvesting Drawing
Pictures 2/3

Warehouse 1
Upside:
Rice Cultivation (Planting) in Terraced Land

Warehouse 1
Under Part:
Rice Growing On A Tray.

Pictures 4/5

Warehouse 2
Upper and Lower Section:
Root-to-Head Rice Plant (right to left, slightly diagonal).
Under Part:
Shovel-Like Removal Tool (between two dug root pits, towards the plant
root).

Pictures 6/7

Warehouse 3 

upside:
Piles of Spices Gathered and Knocked Down.
Bottom Part Rice Ear Bunch and Leaf.

 

 

 

Ajans Urfa

Şanlıurfa’daki tarihi yerlerle ilgili birçok araştırması bulunan İnönü Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Kemal Duruhan, bu kez ‘tarihin sıfır noktası’ kabul edilen Göbeklitepe ile ilgili bir iddia ortaya attı.

 

Göbeklitepe’deki soru cevabını buldumask

İnönü Üniversitesi’nde eğitim felsefesi ve bilim felsefesi alanında dersler veren Prof. Dr. Kemal Duruhan, Göbeklitepe’nin kaşifi Alman arkeolog Klaus Schmidt’in ören yerini “avcı toplayıcılar kurdu” teorisinde aceleci davrandığını belirterek, “Göbeklitepe’yi inşa edenler tarıma zaten aşina idiler ve yerleşik düzenleri de zaten vardı” ifadesini kullandı.

Duruhan, henüz onda bir buluntularıyla içerisinde birçok soru işaretini tam cevaplayamayan Göbeklitepe’nin devam eden araştırmalarla bu soruların çoğunu elimine edeceğini kaydetti. Bu soruların içinde en çok merak uyandıranın Göbeklitepe’yi kimlerin ve neden kurduğu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Duruhan, bu sorunun yanıtını bulduğunu söyledi.

 

 

Duruhan, Ajans Urfa’ya yaptığı açıklamada, bugüne kadar yanıtsız olan sorunun cevabını şu sözlerle anlattı:

"Göbeklitepe’nin kaşifi Alman arkeolog Klaus Schmidt (emekleri takdire şayandır) 2014 yılında öldüğünde, ortaya attığı 'Göbeklitepe’yi avcı toplayıcılar kurdu ve sonrasında burada medeniyet din ve tarım merkezli olarak gelişti' düşüncesi henüz test edilmemişti. Sonraki araştırmalar, Göbeklitepe’de şölen düzenlerinin kurulduğu, yemek ve içki ikramlarının yapıldığı, yemek pişirme ve içki hazırlama düzeneklerinin olduğunu gösterdi. Ama bu düzenekler de yabani tahıllardan bu mamullerin elde edilebileceği fikrinden öteye götürmedi. Ta ki bir taş levhadaki bildirimi bizim görmemize kadar soru henüz cevapsızdı."

Ören yerindeki taşlar üzerindeki ambar resimlerine değinen Duruhan, zumlayarak derinlemesine yaptığı incelemenin sonucunda ulaştığı tespitlerini şöyle dile getirdi:

"Altında dağ sıraları kuğular, cenaze töreni, birçok şey vardı. İki yanında oğlak ve kuş figürleri vardı. Önce özel ve kutsal bir dafı sembolize ediyor diye düşündüm. Sağ bir de hafif kabartma bir şeyler gözüme çarpıyordu. Zumlama tekniği ve mercekle büyüterek bakayım dedim ve orta iki ve son üçte de figürleri görmeye başladım. Net bir okumayla, bunlar birer ambardı ve çizimler net olarak pirinç kültivasyonunu gösteriyordu(bu belgelerden üç beş bin yıl eski olan Samsat Belören Kaya/Duvar çizimlerinde de yabani buğday hasadını ve pirinç kültivasyonunu görmüştük zaten). Bu nedenle şaşırmadık.

Artık açık ve net olarak anlaşılmıştı; Göbeklitepe’yi avcı ve toplayıcılar inşa etmemişti. Klaus Schmidt teori atmak için erken davranmıştı. Burayı inşa edenler tarıma zaten aşina idiler ve yerleşik düzenleri de zaten vardı."

 

AMBAR RESİMLERİ NE ANLATIYOR?

Sağdan Sola;

Ambar 1:

Üstte: Sekilemiş arazide pirinç ekimi

Altta: Tablalarında büyüyen pirinçler.

Ambar 2:

Sağdan sola çapraz bütün bir pirinç bitkisi-kökten başağa-

Sol taraftan iki boş kök yuvasından sağdaki pirinç köküne mızrak benzeri söküm aleti ile hamle.

Ambar 3:

Altta: Pirinç başağı ve yaprağı

Üstte: Yere serilmiş pirinç başakları.

 

Göbeklitepe’deki o taş neyi anlatıyor? Profesör Duruhan yorumladı

Ajans Urfa

Şanlıurfa’daki tarihi yerlerle ilgili birçok araştırması bulunan İnönü Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Kemal Duruhan, Göbeklitepe'de T şeklindeki sütunlarla ilgili yeni bir iddiada bulunarak "Göbeklitepe’de ortadaki iki büyük T taşının Nuh ve karısına ait olduğunu, etrafındaki T taşlarının da o zaman için onları yad eden kutlayan insanların ataları olduğunu, taşların üzerindeki hayvan figürlerinin de Nuh’un gemisindeki hayvanlar olduğunu söyleyebiliriz" dedi.

 

Göbeklitepe’deki o taş neyi anlatıyor? Profesör Duruhan yorumladı

 

ŞANLIURFA - İnönü Üniversitesi’nde  eğitim felsefesi ve bilim felsefesi alanında dersler veren Prof. Dr. Kemal Duruhan, Göbeklitepe’deki üzerinde kuğu çizili olan T şeklindeki sütunun çok güçlü argümanlar barındırdığını söyledi.

Ajans Urfa’ya özel açıklamalarda bulunan Duruhan, İbn-i Haldun’un tarihsel yöntemini kullanarak yaptığı yorumlamada söz konusu sütunun Nuh tufanını anlattığını söyledi.

Kuğu şekilleri bulunan taşı yukarıdan aşağı doğru yorumlayan Duruhan, şunları ifade etti:

"Burada kesinlikle Nuh tufanı olayı anlatılıyor. Yukarıda bir delik var. Su, bir kaynaktan fışkırıyor, fışkırma sembolü olarak da her iki tarafa doğru bir açılım verilmiş. Sonra H harfi çizilmiş, bu bana göre geminin sembolü. Neden H harfi? Denge belirtiyor, yüzer bir cismi, dengede olması gereken cismi ancak böyle ifade edebilirsiniz. Sonrasında dalgalar var, yani kaynaktan çıkan su karadaki gemiyi itiyor ve dalgalar balıkların etrafa dağılması şeklinde ifade edilmiş. O zaman için keskin semboller beklememek lazım. Sonrası daha büyük balıklar var. Yine gemi H harfi olarak bir kez daha gösterilmiş. Yengeç ve dalga şeklinde gösterilen yılan balıkları var. Yukarıda kenarlar dağ silsilesi gibi çizilirken aşağıda geçiş ifade eden boşlukla gösterilmiş durumda. Bir geçiş var. Bunlara dağ sıraları diyebiliriz. Daha sonra geminin yönünün değiştiğini görüyoruz. Gemi, daha önce dalgalar ve su yönünde akarken dağ sıralarında geminin yönü değişmiş. H harfinin yönü bunu gösteriyor. Sol taraftaki dalga tipi şeyler hem dağları hem de suyun yukarı alanlardaki görünümünü ifade ediyor. Bu da Nuh tufanından sonra suların çekilme sürecinin uzun olduğunu gösteriyor. Burada flamingo kuşuyla ifade edilmiş bu. En üstte kuğular var, o da su hayvanıdır. Burada net şekilde Nuh tufanının anlatılma olayı var."

DURUHAN: İKİ BÜYÜK T TAŞI NUH VE KARISINI ANLATIYOR

Profesör Duruhan, Göbeklitepe, Nevali Çöri ve benzer kült yerlerinin Urfa bölgesine dağıldığına vurgu yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Nuh tufanından sonra ben bu kült yerlerindeki taş çevrelerin, Nuh’un gemisini, içinde ortadaki iki büyük T taşının da Nuh’un kendisi ve karısını anlattığını düşünüyorum. Çünkü biz bunu Samsat Belören’deki kaya duvarı okumasında da gördük. Oradaki mağara çizimlerinde de var. Nuh’un kendisi ve karısı gemiye bitişik olarak çizilmiş. Yani Nuh tufanı olduktan birkaç bin yıl sonra o bölgeye insanlık dağılıp, bir süre sonra kabilelere ayrıldıktan sonra artık atalarının kendilerine anlattığı bu geçmişi ve atalarını anmak için, Tanrı’ya şükretmek için birtakım yerlere ve ritüellere ihtiyaçları vardı. Bunları gerçekleştirmek için bu kült alanlarını kurdular. Bunların da en gelişmişi Göbeklitepe olduğu anlaşılıyor. Buradan da tarihin en eski şehrinin de Urfa olduğunu veya o bölgede bulunduğu söyleyebiliriz."

Kemal Duruhan, "Göbeklitepe’de ortadaki iki büyük T taşının Nuh ve karısına ait olduğunu, etrafındaki T taşlarının da o zaman için bunları yad eden kutlayan insanların ataları olduğunu, taşların üzerindeki hayvan figürlerinin de Nuh’un gemisindeki hayvanlar olduğunu söyleyebiliriz" dedi.

"ÜSTLERİ HİÇBİR ZAMAN ÖRTÜLMEDİ"

"Göbeklitepe neden terk edildi ve Göbeklitepe’nin üstü örtülü mü?" sorularına da yanıt veren Duruhan, şunları söyledi:

"Buralardan insanlar ayrılırken üstlerinin örtüldüğü gibi bir şey olmaz, kimse bununla uğraşmaz. Göbeklitepe ve benzeri kült alanlarının üstü açıktı, hiçbir zaman örtülmedi. İnsanlar giderken de üstlerini örtmedi. Pekala bunlar nasıl kapandı? Milattan önceki yıllarda defalarca birkaç bin yıl aralıklarla çok şiddetli kum fırtınalarından dolayı içi toprak ve taşla doldu. Bunlar çok güçlü fırtınalardı. Buralar kullanılamaz hale gelince bölge terk edildi ya da bu işler başka ibadet yerlerine doğru evirilmeye gitti ve yenileri yapılmaya başlandı".

 

Göbeklitepe'de Şahmeran efsanesinin farklı versiyonunu barındıran taş

Ajans Urfa

ÖZEL HABER | Şanlıurfa’daki tarihi yerlerle ilgili birçok araştırması bulunan İnönü Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Kemal Duruhan, Göbeklitepe'deki bir taş sütunda Şahmeran efsanesinin farklı bir versiyonu gördüğünü söyledi.

Göbeklitepe'de Şahmeran efsanesinin farklı versiyonunu barındıran taş

İnönü Üniversitesi’nde eğitim felsefesi ve bilim felsefesi alanında dersler veren Prof. Dr. Kemal Duruhan, Göbeklitepe’deki üzerinde yılan başı, kadınımsı bir yüz ve ortalarında da genç kız görünümü bulunan sütunda Şahmeran efsanesinin farklı bir versiyonunu gördüğünü kaydetti.

Ajans  Urfa’ya özel açıklamalarda bulunan Duruhan, Göbeklitepe Ören Yeri’ndeki söz konusu taş sütunu yukarıdan aşağıya doğru şöyle yorumladı:

“Taş sütunda çizginin üst tarafında insan kafası ve bedenlerine aitmiş gibi görünen silüetler var. Ama aşağısında sol tarafında yılan kafası var, ortada yuvarlak bir şey var, sağ tarafında da yine yuvarlak bir şey var.

Sol tarafta yılan boynu ve kafası var. Sağ tarafta da saçları gerdanına kadar gelen kadınımsı bir yüz var. Bu yüzün kadınımsı olabileceği çok daha güçlü bir ihtimal. Ortada ise saçlı, gözleri olan, burnu, ağzı, çenesi görülebilen güzel bir bayan yüzü var ama bu yüz hem insan yüzü hem de yılan yüzü gibi, insan yüzünün yılanımsı hali gibi.”

“ŞAHMERAN MİTOLOJİSİNİN FARKLI BİR VERSİYONU GİBİ”

Prof. Dr. Duruhan, resmi aşağıya doğru devam ettirdiğinde açık ve net olarak şunları gördüğünü söyledi:

“Çıplak bir kafanın alt tarafından boyun, omuzlar, kollar ve vücut, bacaklar ve açıktan kadınlık organı görülüyor. Yani burada genç kız resmi görüyoruz, çıplak resmedilmiş. Küçük göğüsleri var ve vücut erkeğimsi, zayıf ve duruş bir erkek duruşu. Sağ kolunu kalça hizasına dayamış, sol kolunu aşağıya doğru indirmiş, bacakları açık halde. Güzelce bir kadın olduğunu söyleyebiliriz. Şahmeran mitolojisinin farklı bir versiyonu gibi. Şahmeran’da yılan dişi, insan erkek olarak anlatılıyor. Buradaysa yılanın büyükçe ve kaba çizilmiş kafasından dolayı erkek olduğunu düşünüyorum. Sağdaki kafanın da sakalsız ve kadınımsı olmasından dolayı kadın olduğunu düşünüyorum. Ortada da güzel bir genç kız resmi. Şahmeran önceden böyleydi de sonradan erkek egemen bir toplumda, erkek olan yılan dişileştirilip kadın olan insan erkekleştirildi mi? Genç kızın sağında ve solunda bulunan kafalardan onların kızın anne ve babası olduğuna rahatlıkla kanaat getirebiliriz. Şahmeran efsanesinin değişik bir versiyonu ile karşı karşıya olduğumu düşünüyorum. Göbeklitepe’deki bu taş, erken dönemlerde bu tür efsanelerin de doğduğunu gösteriyor”.

 

 

hosting by HostEviniz